MIRACLAMA
Hak Muhammed Mustafa’ya
Hak seni Mirac’a okur
Dâvete Kadirsin Hüdaya.
Ol emanetim budur
Pîr-i Rehber tutasın
Daim erkâna yatıban
Hem Tarık- i Mustakîme
Muhamed sükuta vardı
Vardı Hakk’ı zikreyledi
Şimdi senden el tutayım (Cemaat el tutuşacak)
Hak buyurdu ve dua.
Cebrail de el tuttu,
Muhammed bel bağladı (Cemaat bel bağlayacak)
İki gönül bir oluben
Hep yürüdüler dergâha.
Vardı Dergâh kapısına
Gördü orda bir arslan yatar
Arslan anda hamle kıldı
Korktu Muhammed Mustafa
Buyurdu Sırr-ı Kâinat
Korkma Yâ Habibim dedi
Hatemi ağzına ver ki
Arslan ister bir nişane.
Hatemi ağzına verdi
Arslan orda oldu sakin
Muhammed’e yol veruben
Arslan gitti nihane.
Vardı Hakk’ı tavaf etti
Evvâla bunu söyledi
Ne çetin şirin varmış
Hayli cevreyledi bize.
Gördü bir biçare derviş
Hemen yutmak diledi
Ali yanımda olaydı
Dayanırdım ol Şahıma.
Gel benim sırr-ı devletlim
Sana tabiyim ey Habibim
Eğiliben secde kıldı
Eşiğine Kıblegâha.
Kudretten üç hon geldi
Sütü elma baldan aldı
Muhammed destini sundu
Nuş eyledi Emrullaha.
Doksan bin kelam danıştı
İki gönül dost dostuna
Tevhidi armağan aldı
Yeryüzünde ki insana.
Muhammed ayağa kalktı (Tüm cemaat ayağa kalkar)
Hep ümmetini diledi
Ümmetine rahmet olsun (Üç kere tekrar edilir)
Anda ağladı Kibriya.
Eğiliben secde kıldı (Secde kılınacak)
Hoşkal Sultanım dedi
Kalkıp evine giderken
Yol uğrattı Kırklara. (bu dörtlük iki kere okunacak)
Vardı Kırklar makamına
Oturuben oldu sakin (Edeb - Erkân oturulacak)
Cümlesine secde kıldı (Secde kılınacak)
Eşiğine Kıblegâha.
Muhammed sürdü yüzünü (Secde kılınacak)
Hakka teslim etti özünü
Cebrail getirdi üzümü
Hasan Hüseyin ol Şaha.
Canım size kimler derler
Şahım bize Kırklar derler
Cümleden ulu yolumuz
Eldedir külli varımız.
Madem size Kırklar derler
Nedendir eksik biriniz
Selman Şeydallaha gitti
Ondandır eksik birimiz
Cümleden ulu yolumuz
Eldedir külli varımız
Birimize neşter vursan
Bir yere akar kanımız.
Selman Şeydullahtan geldi
Hü deyip içeri girdi
Bir üzüm tanesini koydu
Selmanın keşkullahına.
Kudretten bir el geldi
Ezdi bir engür eyledi
Hatemi o elde gördü
Uğradı bir müşkül hale. (Semaha kalkılır)
Ol şerbetten biri içti
Cümlesi de oldu hayran
Mümin müslüm üryan büryan
Hep girdiler Semaha.
Cümlesi de el çırpıben
Dediler ki Allah Allah
Muhammed bile girdi
Kırklar ile Semaha.
Muhammed’im coşa geldi
Tacı başından düştü
Kemeri kırk pare oldu
Hepsi Sardı Kırklara.
Muhabbetler galip oldu
Yol erkân yerini aldı
Muhammed’e yol göründü
Hatırları oldu sefa.
Muhammed evine gitti
Ali Hakkı tavaf etti
Hatemi önüne koydu
Dedi saddaksın Yâ Ali!
Evveli sen ahırı sen
Zahiri sen batını sen
Cümle sırlar sana ayan
Dedi Şah-ı Evliya
Şah Hatayi’mvakıf oldum
Ben bu sırrın ötesine
Hakkı inandıramadım
Özü çürük ervaha
POST DEDESININ VASIFLARI
Talipler hizmet ediyorlarsa, BU YOL içindir. Kendi inancı içindir. Pirler taliplere hizmet -diyorlarsa YOL ve ERKÂN içindir.
Alevilik'in esaslarında pirin Ehlibeyt neslinden sürmesi şarttır. Evladı Resul olmayanlar posta oturamazlar. YOL MUHAMMED-ALİ'nindir. Posta oturacak kişinin özellikleri şunlardır:
1- Evladı Resul olacak,
2- Düzgün ahlâklı olacak,
3- Elîne-Diline-Beline sahip olacak,
4- Bilgili olacak,
5- Adil olacak,
6- Misafirperver olacak,
7- Eli, evi, sofrası açık, gönlü tok olacak,
8- Alçak gönüllü olacak,
9- İnancı kuvvetli olacak,
10- Vefalı ve sadakatli olacak
11- Kin ve adavetten uzak olacak,
12- Merhametli olacak,
İşte Alevi inancında posta oturacak kişide aranacak olan en önemli Özelliklerin içerisinde yukarıda sıradıklarımızın yer alması gerekir. [.YIKAYAN PAK OLMAZSA, YIKADIĞI DA PAK OLMAZ" kuralı vardır. Pirin ve mürşidin her yönü ile talibe örnek olması şarttır. Zaten Ehlibeyt tertemizdir. Bu nedenle Alevilik inancında Ehlibeyt t'ten el etek tutulur, ikrar verilir.
Seyid Samid Sultan ,, Hz, İmam Hüseyin'in makamı ateşten gömlektir, her evlat oturamaz!" diyor.
İşte arşın, işte meydan, buyurun muhabbet
meclisine. Muhabbet olgunluktur, velilerin,
nebilerin nişanıdır. Muhabbet, ariflerin ve
kâmillerin işidir. Muhabbet hikmet pazarıdır, er
meydanıdır, Hak nazarıdır, kudret kelâmıdır. Bu
meydana, kendine güveniyorsan gel. Bu meclisin
aşını, işini biliyorsan gel! İkrar iman biliyorsan,
özünü sözünü biliyorsan gel!