Radyo Barış online
QIRDIM /QIZILBEL/PULEMURİYE
KOYE QIRDIM QIZILBEL

BUKLU DEDE'YE MADEN OCAĞI





KÖYLÜLER MADEN OCAĞINI İSTEMEDİ


Büklü Dedeler’de Maden Ocağı Kapatıldı

... Büklü Dedeler’de çevre mücadelesini köylüler kazandı. Maden ocağı kapatıldı şirketin ruhsatı iptal edildi.
Alevi Ocaklarından biri olan Büklü Dedeler (Bavaê Buku) Dergahı‘nın bulunduğu Pülümür’ün Doğanpınar Köyü‘nde açılmak istenen maden ocağına Tunceli İl Genel Meclisi izin vermedi. İl Genel Meclisi aldığı kararla maden ocağının ruhsatını iptal etti.

KÖYLÜLER MADEN OCAĞINI İSTEMEDİ

Doğanpınar Köyü’nde maden ocağı açmak için şantiye çalışması yapan Ağaoğlu adlı şirketine karşı Doğanpınar başta olmak üzere çevre köylerde yaşayanlar karşı çıkmıştı. Köylüler, maden ocağının insana, çevreye ve inanç merkezlerine zarar vereceği gerekçesiyle 22 Ağustos 2011 tarihinde maden ocağına karşı yürüyüş yapmıştı. Köylülerin yürüyüşüne Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün de destek vermiş konuyu meclise taşımıştı.



MADEN OCAĞINA KARŞI İMZA KAMPANYASI BAŞLATILDI

Maden ocağına karşı yapılan protestodan sonra Büklü Dede Dergahı yakınlarındaki maden ocağının kapatılması için imza kampanyası başlatıldı. Başta Doğanpınar olmak üzere çevre köylerde oturan 1.000 kadar kişinin toplu imzaları Tunceli İl Genel Meclisine teslim edildi.
Köylülerin avukatı Cihan Söylemez maden ocağını işleten Ağaoğlu Toprak Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi hakkında dava açtı.

İL GENEL MECLİSİNDEN EMSAL KARAR

Büklü Dedeler Dergahı İbadethanedir

Köylülerin eylemi , ardından başlatılan imza kampanyası neticesinde Tunceli İl Genel Meclisi maden ocağının çalışma ruhsatının iptaline karar verdi .

İl Genel Meclis 9 Aralık 2011 tarihinde aldığı kararda maden ocağının Büklü Dedeler Dergahı’nın (Cemevi) zarar verdiğini bu durumun inanç ve ibadet özgürlüğüne aykırı olduğunu tespit etti. Kararda ayrıca şirketin çevre ve doğaya zarar verdiği, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ihlal ettiğine vurgu yapıldı.

Kararda şöyle denildi; ” İlimiz Pülümür İlçesi Doğanpınar Köyüne 50-60 metre, Büklü Dede Dergahına (Cemevi) 100 metre uzaklıkta Ağaoğlu Toprak Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından işletilen maden ocağı Tunceli İl Özel İdaresince gayrı sıhhi müesese izni ile çalışma ruhsatı verilmiştir. Maden ocağının faaliyeti inanç ve ibadet özgürlüğüne, insan haklarına ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkına aykırı olduğu, şirketin toprak aldığı bölgede ormanların yok olmasına, tarım ve hayvanclık faaliyetlerine zarar vermektedir. Ayrıca; aynı güzergah üzerindeki Mutu, Doğanpınar, Salkımözü, Dereköy grup köy yolunun yaklaşık 5 kmlik asfaltı maden ocağına ait ağır tonajlı araçlar tarafından zarar verilmiştir. Komisyon raporu doğrultusunda; bozulan asfaltın şirket tarafından onarımın yapılması ve maden ocağı işletme ruhsatının iptal edilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.”

VALİLİK KARARI ONAYLADI

İl genel meclisinin maden ocağının kapatılması için verdiği karar 21 Aralık 2011 tarihinde Tunceli Valiliği tarafından onaylandı.

ŞİRKET MADEN FAALİYETİNE SON VERDİ

Ağaoğlu Toprak Sanayi Anonim Şirketi gerek yapılan eylem , gerekse de hukuksal yollardan yürütülen mücadele sonucu 2011 yılının Aralık ayında Maden İşleri Genel Müdürlüğüne “ Maden Faaliyeti sonlandırma ve terk işlemi” için müracaatta bulundu.

Şirket, asfalt yola ve çevreye zarar verdiği için ceza aldı. Şirket zarar verdiği asfalt yolu onaracak.


Dersim News/ÖZEL HABER -








BÜKLÜ DEDELER’E MADEN OCAĞI İSTEMİYORUZ!





Büklü Dedeler’e Maden Ocağı İstemiyoruz!

Dersim News/Pülümür

Dersim’in kutsal ziyaretlerinden Büklü Dedeler’e maden ocağı açmak isteyen Ağaoğlu maden şirketi protesto edildi.

Pülümür’de bulunan Dersim Kızılbaşlarının kutsal mekânlarından biri olan Büklü Dedeler (Bavaê Buku) ziyaretinin bulunduğu Doğan Pınar Köyü’ne maden ocağı kurulmasına karşı çıkan köylüler eylem yaptı.

Pazar günü yapılan eyleme Dersim milletvekili Hüseyin Aygün, Doğan Pınar Köylülerin avukatı Cihan Söylemez ve FGD Genel Başkanı Yaşar Kaya, Büklü Dedeler Ocağı Dedesi ve köylüler katıldı.

“Maden Ocağı Kapatılsın, İnancımıza Saldırı Son Bulsun” pankartı taşıyan köylüler, maden ocağı açmak isteyen “Ağaoğlu” isimli maden şirketini protesto etti.

Maden ocağının inançlarına saygısızlık olduğunu dile getiren köylüler, maden ocağının yapılmasına izin vermeyeceklerini dile getirdiler. Köylülerin avukatı Cihan Söylemez ise yaptığı konuşmada, maden ocağına karşı hukuki mücadele başlatılacağını ve sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceklerini bildirdi.

Dersim milletvekili Hüseyin Aygün ise konuşmasında, köylülere inanç yerlerine sahip çıkmalarını istedi. Aygün köylülere hitaben; “maden ocağına karşı vereceğiniz mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olacağım, davanızı mecliste de dile getirip konunun takipçisi olacağım” dedi.






SEYYİD MAHMUD HAYRANİ HAZRETLERİNİN SOY SECERESİ


Seyyid Mahmud Hayrani Hazretleri İmam Musa-i Kazım soyundan gelmektedir. İmam Musa-i Kazım’ın evlatları’nın isimleri aşağıda sıralanmıştır:

1-Kazım
2-İsmail
3-Cafer
4-Harun
5-Hasan
6-Hüseyin
7-Ahmed
8-Hüseyin
9-Abdullah’il Ekber
10-İshak 11-Abdullah
12-Zeyd
13-Hasan
14-Fazl
15-Selma
16-Hatice
17-Aişa
18-Emine
19-Hesene
20-İbrahim’al-Mükerrem Mücab (Hacı Bektaş Veli ile Mahmud Hayrani’nin atası)
21-Aişe
22-Seleme
23-Meymune
24-Ümmü Gülsüm
25-Ayn-i Ali
26-Zeyn-i Ali
27-Ali bin Musa Rıza (8. İmam)

On İki İmamlardan yedincisi olan İmam Musa-i Kazım’ın oğlu Seyyid İbrahim’al- Mükerrem Mücab, Seyyid İbrahim’al- Mükerrem Mücab’ın oğlu Seyyid Musa Sani, Seyyid Musa Sani’den üç evlat dünyaya geldi; ilki İbrahim Sani, ortancı evladı İbrahim Mükerrem, üçüncü evladı İbrahim Mücab’dır. İbrahim Sani’nin evladı Hünkâr Hacı Bektaş Veli’dir. İbrahim Mücab İran ve Irakta ki dedelerin atasıdır. İbrahim Mükerrem’in bir oğlu vardır, adı Seyyid’tir. Seyyid’in oğlu Seyyid Mahmud Hayrani’dir.


Eğer ki soy şeceresini daha ayrıntılı ele alacak olursak şöyledir:
1. İbrahim Peygamber
2. İsmail Peygamber
3. Adnan
4. Muet
5. Nizam
6. Muzer
7. İlyas
8. Mudrike
9. Muzeyme
10. Kenan
11. Nezer
12. Malik
13. Fikri
14. Galip
15. Ceviyi
16. Kaap
17. Mekki
18. İzulap
19. Kusay
20. Abdulmenaf ile Abdulsemes bunlar ikiz ve yapışık olarak dünyaya geldiler, kılıç ile birbirinden ayırdılar. Abdülmenes’ten Ebusufyan ve onun oğlu Maviye dünyaya geldiler. Abdülmenaf’tan Haşim, Haşim’den Abdulmutalip dünyaya geldi.
1. Haris
2. Ebu Talip
3. Ebu Lehep
4. Gaydak
5. Mukavim
6. Dirar
7. Zübeyir
8. Abbas
9. Hamza
10. Abdullah, Abdullah’tan 571 de Hz Muhammed dünyaya geldi. Ebu Talip’ten Hz. Ali 598 de Kâbe’de dünyaya geldi. Hz. Muhammed’den Hz. Fadime dünyaya geldi. 624 de Hz. Ali Hz. Fatma ile evlendi. Hz. Ali ve Hz. Fatıma’dan İmam Hasan ve İmam Hüseyin dünyaya geldiler. İmam Hasan’ın soyu Hasanu’l- Müsenna ve Zeyd’den devam etmiştir. Bu soydan gelenlere "Şerif" denilmektedir. İmam Hüseyin'in erkek evlatları İmam Zeynel Abidin dışındakiler Kerbela'da şehid edilmiş olup soyu İmam Zeynel Abidin'den devam etmiştir. Bu soydan gelenlere "Seyyid" denilmektedir. İmam Hüseyin’den İmam Zeynel Abidin, İmam Zeynel’den İmam Muhammed Bakır, İmam Muhammed Bakır’dan İmam Caferi Sadık, İmam Caferi Sadık’tan İmam Musa-i Kazım, İmam Musa-i Kazım’ın 37 evladı dünyaya geldi.13 kız 24 erkek. Birinci oğlu İmam Rıza Şah Horasan, İmam Rıza’nın oğlu İmam Muhammed Taki, İmam Muhammed Taki’nin oğlu Ali’yyün Naki, İmam Naki’nin oğlu İmam Hasan-ül Ali Askeri Gazi, İmam Askeri’nin oğlu İmam Muhammed Mehdi Sahip Zaman, işte bunlar imamlardır.
Seyitlere gelince İmam Musa-i Kazımın Diğer evlatları

1. İmam Musa Kazım
2. Seyit Mehmet
3. Seyit İbrahim Mücab
4. Seyit Hasan
5. Seyit Mehmet Sani
6. Seyit Mehdi
7. Seyit Hüseyin
8. Seyit İbrahim Us Sani
9. Seyit Mehmet Halis
10. Seyit İsak
11. Seyit Musa-ı Sani
12. Seyit İbrahim Sani oğlu Hacı Bektaş Veli
13. Seyit İbrahim Mükerrem oğlu Seyit Mahmut El-kebir ( Hacı Kureyş )
15. Seyyid Kıl
Hacı Seyyid Kureyş’in, Seyyid Kıl adında bir oğlu vardır. Eşi genç yaşta ölmüştür. Hacca gittiğinde mısırlı dul bir kadını eş olarak almıştı ve beraberinde getirmiştir. Bu kadının ilk evliliğinde iki oğlu vardır. Bu evlatlarını beraberinde getiriyor. Bu çocuklar Seyyid olmayıp, halk arasında “Mısırlıoğulları” denilirler. Bu çocuklar yaş itibariyle Seyyid Kıl’dan büyük oldukları için, Seyyid Kıl’a eziyet ediyorlardı. Seyyid Kıl da bu eziyet yüzünden Tunceli’ye hicret etmiştir.

Seyyid Kıl, Abdal Musa kızı ile evleniyor ve dört çocuğu dünyaya geliyor: Zeli, Celi, Aşkar ve Seyyid Haydar (Düzgün Baba) bu dördü de sır oluyorlar. İkinci hanımı olan Lolan’lı bir kızı Seyyid Kıl’a veriyorlar bundan altı oğlu dünyaya geliyor.

1. Seyit Kıl
2. Seyit İsmail
3. Seyit Mav
4. Seyit Dursun
5. Seyit Rıza
6. Seyit Kamil
Seyyid Kâmilin oğlu Seyyid Kureyş’tir ki buna Küçük Kureyş derler. Küçük Kureyş’in: Hüseyin-Gazi-Gülüm-Ali adında dört evladı vardır. Bu evlatlardan Kureyşan ocağı dört kola ayrılmıştır. Gaziyan’lar, Aliyanlar, Gülümler, Hüseyinler ve bunlardan devam eden Kalyanlar, Hemolar, Çinolar, Kudanlar Tunceli’de kaldılar ve Anadolu’nun her yanına dağıldılar.

MEVLANA AŞIĞI SEYYİD MAHMUD HAYRANİ

(?- 1268)

Muhyiddin tarafından M. 1475’te yazılan “ Hızırname” isimli el yazması menakıbnamede, Seyyid Mahmud Hayrani, devrin velileri içinde sayılır. Manzum olan bu kitabın “Beyan-ı Cemm’iyet’i-kübra ve Sohbet-i Evliya” faslında şu isimler sayılır: “Seyyid Mahmud Hayrani, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Melik Gazi, Sultan Şuca, Emir Seyyid, Sultan Veled, Fakih Ahmed, Şemsi Tebrizi, Selahaddin Zerkob, Seyyid Sarı Saltuk”…
Bu kitapta, bu ulu kişiler birbirlerinin mürşidi gösterilmiştir.
Mevlana dergâhına kapılanıp onun aşk potasından nasip alan Velilerden birisi de Seyyid Mahmut Hayrani’dir. Hayrani, Harran’dan Anadolu’ya göçmüş ve Konya’ya gelip yerleşmiştir. Bir süre Hazreti Mevlana’nın yanında kalmış, onun hizmetinde bulunmuş ve ondan feyz almıştır.
Mevlâna’nın aşk kapısına tapulandıktan ve ondan feyz aldıktan sonra, "destur" istemiş; Akşehir'e giderek, orada "inziva"ya çekilmişti. Yüreğinde kaynayan aşk volkanı O’nu rahat bırakmamış, aşkla dağlara düşmüş, bir süre başıboş dolaştıktan sonra, meczup bir halde yine Akşehir’e dönmüştür. Mevlâna, çok sevdiği ilâhi sırlarla bezenmiş bu coşkun dervişini sık sık sormuş, O'ndan haberler almış, habercilerle hal ve hatırını sormuştu.
Yine bir gün Akşehirli Şeyh Sinaneddin Konya'ya gelerek Mevlâna'nın ziyaretinde bulunmuştu. Mevlâna O'na:
— Ne var. Ne yok. Seyyid Mahmud'umuz ne halde? Diye sormuştu. Şeyh Sinaneddin:
— Onu tilki gibi sacı sakalına karışmış bir halde, bir köşede pinekler gördüm. Sizin âleminize gözleri kapalıydı.

Mevlâna bu sözlere sadece gülümsemiş, hiçbir şey söylememişti. Şeyh Sinaneddin, birkaç gün sonra Akşehir'e dönmüş. Seyyid Mahmud'u çarşının ortasında uyur görmüştü. Yanına yaklaşarak ayağıyla dürttü. Gözlerini açan Seyyid Mahmud karşısında Şeyh Sinaneddin'i görünce:
— Ey Sinaneddin. Biz, hür insanların sultanı Mevlâna'mızın devrinde tilki olmayı canımıza minnet biliriz. Ama sen daha bunu anlayamamışsın. Dedi ve tekrar uykusuna daldı.

Şeyh Sinaneddin hayretler içindeydi. Tekrar Konya'ya geldiği zaman Mevlâna ona:
— Âlemde kalbi uyanıklar çoktur, bilinmez, demiş ve ateşli gazellerinden birini okumuştu.

Seyyid Mahmud Hayranı vefat ettiği zaman Mevlâna çok üzülmüştü. Akşehirliler ona güzel bir türbe yaptırdılar. Mezarının üzerine de ahşap işleme bir sanduka yerleştirmişlerdi. Sandukanın üzerine Mevlâna'nın halk arsında beğenilen en güzel gazelleri yazılmıştı.
Seyyid Mahmud Hayranî'nin Akşehir'deki türbesi, daha sonra yapılan Mevlâna Türbesine örnek olmuş, belki de her ikisi aynı mimarın elinden çıkmıştır.
Mevlâna hayranları, yüzyıllar boyunca Konya'da Mevlâna Türbesini ziyaret ettikten sonra. Karaman'daki Mevlâna'nın annesine ait Mader-i Mevlâna Türbesini, Akşehir'deki Seyyid Mahmud Hayranı Türbesini de ziyareti gelenek haline getirmişlerdir. Seyyid Mahmud Hayranî. Kaynağını Mevlâna’dan alan bir cezbenin devrinde timsalidir





 
FARKIMIZ SIZ SINIZ CUNKU SIZLER LE DAHA GUZEL BU SITE google7116bcc22840615b.html kizilbel6262.tr.gg Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol